15 temmuz sonrası
Sürekli birileri ekranda ya da gazetelerde fetö şöyle yaptı şu sistem böyle işledi vs. Gibi artık ezberlediğimiz şeyleri tekrar edip duruyor. Bizi salak ya da gerizekalı yerine koymalarına izin vermeyelim. Daha neye şaşıracağız ki silahsız insanlara ateş açan gözü dönmüş katillerden herşey beklenir. Mesele bundan sonrasında ne yapacağız nasıl yapacağız..
Birilerini suçlayarak vay canına bunu da yapmışlar deme lüksünü bir kenara bırakmalı ve önce kendimizden başlayarak bir muhasebe yapmalıyız. Ben demiştim uyarmıştım demekten de vazgeçmeliyiz artık. Evet hepimiz birşeyler biliyorduk ama anlatamadık neden mi bir araya gelip kamuoyu oluşturmadık cılız sesler olarak söylenip durduk. Sorular çalındı da sadece hırsız veya o sorularla bir yere gelenler mi suçlu veya haksız terfilerde okuldan atılmalarda vs. bunları binlerce şekilde sayabilriz..
Bu kimselerin karısı annesi babası ( eğer bunları biliyor idiyse ) hiç mi uyarmadı. Bir arkadaş o gece çatışmada ölenlere hainler mezarlığı yapılmasını eleştirmişti. Başta bana da ters gelmişti. Ölmüş gitmiş sonrası ailesine eziyet diye düşünüyordum. Ama o gece amaçlarına ulaşsalar bu kişilerin aileleri rütbeli kişinin karısı çocuğu veya ebeveyniyiz diye gururla ortada dolaşmayacak mıydı. (Eğer diyorlarsa ki utançtan evden dahi çıkamazdık. Ellerinden öpüyorum) Hiç mi kimse hak hukuk demedi. Demedi çünkü herkesin gözünü mal mülk makam hırsı büründü. Anne babaların tek derdi evlatları iyi yere gelsindi. Onun evladı parmakla gösterilsin toplumsal statüsü iyi olsundu. Evlenecek arkadaşlardan da defalafca duyduğum; evleneceğim kişi abilerden olsun cümlesi hala kulaklarımda. Hem namaz kılıyorlar hem statüleri yüksekti çünkü.
Kimsenin derdi adalet duygusu gelişmiş merhameti de es geçmeyen Allaha layık kul olacak evlatlar yetiştirmek değildi. Birçok kişi evde vermeye üşendiği dini ahlaki bilgi ve duyguları hiç tanımadığı abi abla kılıklı kişilerin üzerine yıkarken sorumluluktan kurtulmak istemedi mi? Hiç değilse orda namaz kıldırıyorlar diyerek ardında ne var ne oluyor diye araştırmadı bile ama aynı ebeveynler evlerine alacakları bir dolap için bile için mağaza mağaza gezmeye hiç üşenmediler.
Yani kimse masum aşt tabaka edebiyatına kalkışmadan günahını ortaya koymalı ve tevbesini ona uygun olarak yapmalı. Şimdi ben demiştim, ben bilmiyordum kandırıldım büyülendim diyerek günah çıkarma zamanı değil. Üstü örtülen kişileri ortaya çıkarma adaletin tecellisi için çalışma zamanı. Birçok kişinin haksız yere tutuklandığı iftiraya uğradığı söylenirken, Ak Parti içindeki kadroların hala sağlam olduğu görülürken kendini dini cemaat olarak tanıtan bu örgüt zihnimizdeki dini terim ve kavramları yerle bir etmişken, fırsat bu firsat diyen leş kargaları meydanı doldurmuş ganimetten pay almaya çalışırken, hazır din algısı bozulmuşken piyasaya ne sürsen gider düşüncesiyle her türlü yanlış düşünceler ve akımların sempatik gösterilmesine çalışılırken bizim yapmamız gereken falancanın kan donduran itirafları peşinde koşmak mı olmalı?????
yolumuza bakma hakkı tutup kaldırma zamanı.
Ne demişti Akif;
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Birileri aleme sahip olmak sevdasıyla yeryüzünde fesat çıkarıp zulmü yayacaklardır.bunun sorumlusu ise “onlara meydan veren Hak yolda mücadele etmeyenler” olduğu açık bir gerçektir.
Şu halde iki çeşit harp vardır.
1. Harb-i Islah: Düzeltme, iyileştirme harbi
2. Harb-i İffad: Fesat çıkarma, bozgunculuk harbi.
Hak tek bir millettir. Batıl ve batıla yardımcı olanlar da tek bir millettir. Mümine emredilen Allah yolunda insanlığın refahı, kurtuluşu ve saadeti için çalışmaktır. Bu da ancak fesat ve zulmün kaynağı olan küfür ve şirkin ortadan kaldırılması ve barışın temin edilmesiyle olacaktır. Bakara suresi 195. ayet-i Kerimesi “ Kendinizi, kendi ellerinizle tehlikeye atmayın” gereğince karınca misali safımızı doğru belirleyip, dünyamızı ve ahiretimizi kurtarmak için var gücümüzle çalışmak en büyük sorumluluğumuzdur.
15 temmuzdan sonra silkenelelim!!!
Hayatta, her şeyde olduğu gibi, zafer de sınav sebebidir… Sebepler âleminde zaferin zahiri sahibi biz görünebiliriz, ancak zaferin asıl sahibi müsebbibu’l esbabı asla unutamayız…
Zafer de bize emanettir… Zaferle gelen sorumluluk bilinci belimizi bükmeli, ‘Bu ağır yükün altından nasıl kalkabilirim?kaygısı ile kulluğumuzu gözden geçirmeliyiz. Çünkü herkes zaferi taşıyamaz. Zaferle tanınmaz hale gelen nicelerini tarihte gördük.Sakın zafer bizi zaferin gerçek ‘sahibi’nden uzaklaştırmasın, bize O’nu unutturmasın… Ve bizi utandırmasın…
SELAM VE DUA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.