Aslanın da bir haysiyeti var. İşte bu yüzden dünya mazlumlarının ekmeği sırtlanların ağzındadır. Afrikalı insanların ekmeği aslanın ağzında. Deyim falan değil, bildiğin aslanın ağzından yiyecek koparıyor insanlar işte. Aslan geyik avlıyor, ceylan avlıyor vesaire… Aslanlar ceylana pusu kuruyor, avı yakalıyor. Afrikalılar da aslana pusu kurup aslanın ağzındaki avı kurtarmaya çalışıyor. İşte bu insanları bu duruma düşürenler de Avrupalı sırtlanlar olduğu için dolayısıyla ekmek sırtlanın ağzından kurtarılıyor. Dolaylı falan da değil de işte işin görünen kısmı böyle. Bütün bunlar yedi milyar insanın gözünün içine baka baka oluyor. İnsanlar ya göremiyor ya da görse de göremiyor !..
Afrikalının aslanla dansı altı kıtanın içinde bir örnek. Diğer kıtalarda da ülkelerde de mazlum insanlar sırtlanlarla mücadele halinde. İşin ilginç tarafı dünya mazlumlarının neredeyse tamamını yani yaklaşık 1,6 milyarlık nüfusla İslam âlemi oluşturmaktadır. Dünya genelinde bütün iç savaşlara karışıklıklara ve terör olaylarına bakıldığında İslam ülkeleri ön plana çıkmaktadır. Terörist olarak da yine Müslümanlar öne sürülmektedir.
Bütün kargaşalara çatışmalara bakıldığında ideolojik kavgalar ve inanç kavgaları öne sürülmektedir. Peki, gerçekten de inanç ve ideoloji kavgası mıdır? Mantıklı düşünen, akıl sağlığı yerinde olan hiçbir insan sırf kendi gibi düşünmüyor veya inanmıyor diye bir başkasıyla dalaşa girmez.
Bir Türk için Türkiye’de yaşayan bir zenciyle Afrika’da yaşayan bir zenciyi ayırt etmek zordur hatta ikisi arasında fark yoktur. O da siyah bu da siyah. O zaman bu siyah neden burada mülteci? İkisi arasında hiçbir fark olmayan iki zencinin kabileleri farklıdır. Biri bir kabileden biri bilmem ne kabilesinden. Gerçekten bütün kavganın sebebi bu mudur? Fransız lejyonerlerin marifetiyle budur. Lejyoner? Fransa’da sözde suçluların cezasını askerlik yaparak ödemeleridir. Kim bu cezalı asker? Fransa’da asayiş suçu işleyen Müslümanlar! Avrupa adaleti çifte standart uygular. Avrupa’nın yerlisi hangi milletten olursa olsun bir Müslüman kadar ceza almaz. Cezalı Müslüman, Lejyoner olur ve diğer paralı askerlerle Afrika’da, Güney Amerika’da vs sömürge ülkelerinde mazlumlara eziyet etmekle görevlendirilir. Forsa gibi bir şey işte.
Afrika’nın dışında dünya genelinde hep bir çatışma kabile kavgası, ırk kavgası, mezhep kavgası ama hep Müslüman ülkelerinde, Müslümanlar arasında… Sebep?
Dünya nüfusu 2015 yılı itibariyle yaklaşık 6,9 milyardır. Fakat bu nüfusun 1000 de birine bile tekabül etmeyen bir güruh dünyanın kaymağını yemekte ve bu kaymağın elinden alınacağının endişesini yaşamaktadır. Diğer bir kaygı da gittikçe artan dünya nüfusunun gıda sıkıntısına sebep olacağıdır. Para ve gıda endişesine düşen insanların tamamını da gayrimüslimler oluşturur. Bu insanlar gelecek endişesiyle dünya nüfusunun azaltılması konusunda hemfikir olmuşlardır. Gemiden atılacak kişilerinden Müslümanlar olması kararlaştırılmıştır. Bu yüzden bütün karışıklıklar, kıyımlar Müslüman mahallerdedir. Özellikle bir asırdır devamlı Müslüman kıyımı yapılarak diğerlerine yaşam alanı ve tedarik sağlanmaya çalışılmaktadır. Yoksa Ege ve Akdeniz’de bot kendiliğinden batmıyor. Özellikle batırılıyor. Bot batması bir katliam modelidir. Kabile kavgası bir katliam şeklidir. Terör olayları, iç savaşlar katliamın kılıfıdır. Bütün bu olaylarda ölenler ölümüne sebep olanlar için bir insan değil bir rakiptir. “Yaşamak için öldür” felsefesiyle yaşayan, kendi deyimleriyle “holocaust” zihniyetidir bu ölümlerin sebebi. Onlar için her ölen bir insan, bir çocuk kârdır. Bi’ tane bi’ tanedir. Bu ister Güneydoğu’da ölen bir Türk vatandaşı olsun, ister Suriye’den kaçan botu devrilen bir mülteci çocuk olsun, ister Sudan’da Burma’da katledilen ateşe atılan dünyadan bihaber iki yaşında bir çocuk olsun.
Bugün Avrupa’da özellikle Kuzey Avrupa’yı yaşanılır kılan “Gulf Stream” sıcak su akıntısının her geçen yıl ısı kaybettiği gözlenmiştir. Diğer taraftan Hollanda kıyılarının da her geçen gün deniz seviyesinin altına indiği hesaba katılırsa gelecekte yaşanabilir bir Kuzey Avrupa düşünülebilir mi? Papa Benediktus oturduğu altın tahtta Afrikalı çocukların açlıktan ölmemesi için dua etmiş. Afrika gerçekten kendi başına bırakılırsa Papa altın tahtta oturabilir miydi, oradan dua edebilir miydi? Yoksa “Allah’ım bize de Afrikalılara verdiğinden ver, bizi açlıktan öldürme” diye mi dua ederdi? Macaristan’da Almanya’ya geçmeyi bekleyen Suriyeli çocuk Kenan Meselme Avrupalı gazeteciye boşuna mı posta koydu, “Siz ülkemizde savaşı durdurun biz de zaten sizin ülkenize gelmeyiz!”. Küçük çocuk bile ortalığı kimin karıştırdığının pekâlâ farkında.
Burma’daki, Filistin’deki, Suriye’deki, Saray Bosna’daki, Nijerya’daki ve daha adını sayamayacağımız onlarca ülke, yüzlerce şehirdeki bütün kıyımların sebebi ideoloji veya inanç kavgası değil tamamen ekonomik nedenlerdir. Müslümanların hedef olma nedeni ise bu düzensizliğe müdahale edecek tedavüldeki geçerli ve son dinin mensubu olmasıdır. Fitneden beslenen insanların hedefi de elbette adil bir düzeni tesis edecek kişiler olacaktır. Avrupalı tekerine çomak sokacak insanı yaşatmak ister mi? Veya bir Budist, Siyonist, Hindu…
Tek millet halinde olan küfür milleti hiçbir şekilde bir araya gelemeyen veya getirilmeyen Müslümanlara işte böyle nüfuz ediyor. Ne diyordu bir Arap atasözü “Arapların tek anlaştığı konu, Arapların anlaşamadığıdır!”
Bir gün ırmağın kenarında su içen kuzuya bir kurt musallat olur, kuzuya:
- Seni yiyeceğim
- Neden?
- Suyumu bulandırıyorsun
- Ama ikimiz farklı yerlerden içiyoruz
- Olsun suyumu bulandırıyorsun
- Ama sen yukarıdan ben aşağıdan içiyorum, bir bulandıran varsa o da sen olmalısın
- Kuzum suyun bulanması bahane, ben seni yemek istiyorum!
Kurt kuzuyu yemedikçe bu su durulmaz. Kurda karşı kurt gibi olmak lazım. Yoksa şu durumda senin hasımlarına karşı iyilikten erdemlilikten dem vurman iyilikten öte ahmaklık olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.