HAKKIN YANINDA HAK İÇİN
İmam Rabbani k.s. hazretleri Mektubatında şöyle der:
İşin aslı nihayetinde kalbe dayanır. Eğer kalp Allah’tan başka şeylere bağlanır ve kendini onlara kaptırırsa hali hiç iyi değildir. Sadece âdete uyarak yapılan amellerle ve şeklî ibadetlerle bir şey ele geçmez. Bunun yerine kalbin imana tamamen sarılması ve bu haldeyken Allah’ın emrettiği bedene ait ibadetlerin yerine getirilmesi gerekir.Salih amelleri yerine getirmeden kalbin iyiliğinden, temizliğinden söz etmek de boş bir iddiadır. Tıpkı dünyada bedensiz ruhun varlığı düşünülemediği gibi, salih amelsiz de kalbin selameti düşünülemez.
Mü’min kimse biryandan salih amel mücadelesi veririken,diğer yandan Allah c.c.hududunu korumakla, İslam ahlakının yerleşmesi, hakkı,adaleti ikame etmek için uğraşmakla mükelleftir.Allah dinini koruyacaktır.Allah galip gelecektir.Bu rabbimizin vadidir.Önemli olan biz Allah davasının neresindeyiz.?
Cenabı hak c.c. buyurur,
Allah, içinizden imanda kemale erip hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri, kesinlikle başkalarının yerine geçirip yeryüzüne sahip ve hâkim kılacağını, onlardan öncekileri sahip ve hâkim kıldığı gibi, sahip ve hâkim kılacağını; kendilerine lâyık görerek beğenip seçtiği dinlerini, şeriatlarını, medeniyetlerini, İslâm’ı yeryüzüne yerleştirip, kök saldıracağını, kuvvetlendireceğini; güçlü ve itibarlı hale, iktidara getireceğini; korkularının ardından emniyet ve güven sağlayacağını onlara va’detti.
Onlar beni ilâh tanırlar, candan müslümanlar olarak bana bağlanırlar, saygıyla bana kulluk ve ibadet ederler. İlâhlığımda, otoritemde, mülkümde, tasarruflarımda bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar, gizli şirke düşmezler, başka otoriteler kabul etmezler. Kimler bundan sonra, inkâr eder, küfre saplanır, bu nimetlere nankörlük ederse, işte onlar doğru ve mantıklı düşünmenin, hak dinin dışına çıkan âsilerin, fasıkların, bozguncuların, günahkârların, ta kendileridir.(Nur suresi-55 meal tefsirinden)
Cenabuı hak c.c. buyurur;
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve savaşta ayaklarınızı kaydırmaz/sizi sabitkadem eyler.” (Muhammed, 47/7)
Allah’a yardım etmekten maksat, Allah’ın dinine yardım etmektir.Allah’ın dinine yardım etmek demek, Hz. Peygambere sav onunla birlikte Allah’ın sözünü yüceltmek,dinin yaşama,sosyal,siyasal ve ekonomik hayata tesir etmesi için yardım etmek demektir.
Allah’a yardım etmek konusu üç şekilde anlaşılabilir:
1-) Allah’ın dinine ve onun ortaya koyduğu hak yoluna yardım etmek..
2-) Allah’a iman eden, ona taraftar olan ve onun adına hareket eden müminlere yardım etmek..
3-) Allah’a yardım etmek, onun var olmasından hoşnut olduğu matlubunun tahakkuk etmesine yardımcı olmaktır. Çünkü bu ayette yer alan “yardım” kavramı, savaş sırasında karşı karşıya gelmiş iki taraftan birinin istediğinin hâkim olmasına katkı sağlamaktır. İslam cihadında, bir taraftan “kâfirlerin müminlere galip gelmelerini, küfrün hâkim olmasını arzu eden” şeytanın isteği vardır. Bir taraftan da müminlerine kâfirlere galip gelmesini, imanın hâkim olmasını isteyen Allah’ın isteği vardır.İşte kim Allah’ın bu isteğinin tahakkuku için çaba gösterir, yardım ederse, o Allah’a yardım etmiş sayılır.
SELAM VE DUA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.