“KUT”LANAMAYAN AMARE!
Kut’ül Amare şehitleri anısına…
Kutlanamayıp kutulanan ve açılması yasaklanan bir zaferimizin 100. yılında geçmişi yâd etmeye çalışalım. Daha günü gelmeden içimizdeki İngilizcikler bayağı rahatsız oldular bu yıldönümü münasebetlerinden. Gerekçesi de 23 Nisan bayramının Kut’ül Amare zafer kutlamaları ile gölgeleneceği hatta örtbas edileceği idi. Hal bu ki aralarında bir hafta olmasına rağmen. Bir haftalık aralığı nasıl bir güne sığdırdılar onu da anlayamadık. 23 Nisan ile 29 Nisan arasında nasıl bir geçiştirme gibi bir korku yaşadılar ise… Ola ki aynı gün olmuş olsa ikisi aynı anda kutlanır geçerdi. Ama mevzu bir bayramın es geçilmesi değil efendim. İşin ucu İngiliz ağalarına dokunuyor, buradaki İngilizcikler de onlarla beraber rahatsız oluyorlar.
Başbakan yardımcısı Tuğrul TÜRKEŞ’i hedef alanlar da cabası. Vay efendim nasıl olur da böyle bir milliyetçi kökenden biri böyle bir milli bayramı gölgeler, engeller vesaire. Kut Bayramı da Türklerin değil ithal bir bayram ya herhalde ondan çok korktular! Oysaki bu da 30 Ağustos Zafer Bayramı kabilinde milli bir kutlama idi. Ama sen gel bizim jakobenlere anlat. Sayın Tuğrul TÜRKEŞ kendi inisiyatifiyle birlikte rutin görevi gereği gerekli birimlere Kut Zaferinin kutlanması için talimat verdi. Çünkü kendisi 100. yıl anmalarından sorumlu başbakan yardımcısı idi ve bu kutlamalar aslında uyanıştan ziyade bir rutin uygulama idi. Eğer bir değişim olacaksa bundan sonraki yıllarda kutlanıp kutlanmadığında anlayacağız. Atatürk’ün doğumun 100. yılı anmaları yapıldı Atatürk yeniden doğmadı. Osmanlının 700. yılı kutlandı Osmanlı yeniden kurulmadı. Çanakkale deniz zaferinin 100. yılı kutlandı Çanakkale cephesi yeniden açılmadı. Bu da şu anda rutin bir kutlama, içimizdeki İngilizler korkmasın yani!
İngilizler ve uşakları neden korkar? Kut’ül Amare cephesi Osmanlı’nın ikinci Çanakkale zaferi ve İngilizlerin ikinci ağır yenilgisi, üstelik o kadar ölünün yanında bir tümen askerin teslimiyeti yenilir yutulur bir mağlubiyet değildi. İngilizlerin hesabı Bağdat’ı işgal edip Çanakkale’de çizilen karizmayı kurtarmaktı. Kıpırdadıkça battılar. Yaklaşık 13800 askerin (18 general, 481 subay, 13300 asker) teslim alınması yenilmez İngilizlerin karizmasını çizmeye yetti de arttı bile. 135 yıldır ilk defa 1. Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti’ne yenildiler. Neyse ki içerdeki uzantılar yıllarca içlerinden atamadıkları bu ezikliği telafi ettiler, kurtardığımız toprakları sattılar, bağışladılar. Kutlamaları da NATO’da kalabilme şartıyla iptal ettiler. 1952 yılına kadar kutlanan Kut Bayramı her kutlanışında İngilizlerin yarasına tuz basıyordu. Türkiye NATO’ya girince Kut Bayramı’nın yasaklanmasını şart koştular. Böylece müttefiklerle beraber biz de yenilmiş sayıldık hikâyesi iyice yerine oturdu ve bizim zaferlerimiz tarihten öte şehir efsanesine dönüştü.
İçerdeki İngilizler daha kutlama tarihi gelmeden çırpınmaya başladılar. Çığırtkanlık yaparak kutlamayı karalamaya, örtbas etmeye çalıştılar. Bugün bu kutlamalar tutarsa ve diğer yıllar devam ederse kralın çıplaklığı ayyuka çıkacaktı. Ha bir de bu iş tutarsa her yıl kutlanıp her geçen gün sorgulanmaya başlarsa o zaman her gün bir milli bayram kutlasan içimizdeki İrlandalıları susturamayız. Çünkü maksatları milli bayramların kutlanması ve korunması değil, İngiliz abilerinin menfaatlerinin korunması. Sonrası tüm Ortadoğu’da hak iddia eden Türkler, sonrası bağımsız bir Arap dünyası, sonrası güneş batmayan Britanya’dan güneş yüzü görmeyen Britanya’ya… Neyse ki korkulan olmadı da (jakobenler açısından) protokol bir kutlama ve birkaç söyleşi programı ile geçti gitti! Biz böyle hazır tarihle yetinmeye ve halimizden memnun olmaya devam ettikçe, içerdeki uzantılar bizden daha aktif oldukça İngilizler de müsterih olsunlar ne diyelim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.