EL KÂRDA GÖNÜL YÂRDA OLMALI
Ali İhsan Ersöz
15 Şubat 2016 Pazartesi 10:50
El Kârda, Gönül Yârda olmalı
“Mal, mülk, yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın.” (el-Haşr Suresi, Ayet 7)
Müslüman, seccadeyle tezgahın, okulla caminin, teknoloji ile manevi ilimlerin etle kemik gibi birbirine bağlı olduğunu; Müslüman’ın asıl hesabı Allah’a vereceğini; Allah için, Allah yolunda harcamanın önemini; bilgi, görgü ve ibadeti bol kimselerin aynı zamanda güzel ahlaka sahip olması gerektiğini; İslam esaslarına uygun olan ticaretin ibadet olduğunu kesin bir şekilde bilip tasdik etmelidir.
Klasik bir şekilde "nerde o eski insanlar" diyeceksiniz.Biliyorum ki o eski insanların arasında da, hatta parayı ilk icat edenlerde de varlığa olan düşkünlük vardı. İnsanın hikâyesiyle başlayan erdem ve bayağılığın mücadelesi, iyi ve kötülük arasındaki çekişme eskiden de vardı ve bugün de var... Bugün parası olan birçok kişi şu kavramların yerel veya küresel anlamlarını çağrışımlarını bilmez. Bunları bilmeden parayı veya ticareti yönetmeye çalışır.
İslam’a göre ticaret, ekonomi, ithalat, ihracat, enflasyon, sermaye, işçi, patron, israf, tasarruf, faiz, kredi, şirket, finans, banka, kâr, serbest piyasa, döviz, borsa, hisse senedi, maaş, prim, mülkiyet, iktidar, otorite, sanayi, ortaklık, işletmecilik gibi kavramların tanım, durum ve hükümleri nelerdir? Bu tam manasıyla ticaret erbabı tarafından bilinmelidir.
Nitekim Hz. Ömer (r.a.), devlet başkanlığı dönemindevalilerine yayınladığı bir genelgede, “Yapacağı ticaretin İslâmî esaslarını bilmeyen kimse, bizim çarşı ve pazarımızda alış-veriş yapmasın.”(tirmizi, Vitr, 21.) buyurarak bu konuda tutulması gereken tavrı açıkça ortaya koymuştur.
Sizce paranın insan hayatındaki yeri ne olmalıdır? Benim parayla pulla işim olmaz deyip inzivaya çekilerek, ya da tarih boyunca bize aşılanan kanaatkar yaşam felsefesiyle yaşamak ve aynı zamanda da ne yazık ki dünyayı ve dünyayı yöneten ekonomiyi para dışında herhangi bir şey düşünmeyen insanlara bırakmak doğrumudur, yoksa bu sistemin içine dahil olarak paraya ve varlığa sahip olmak ama bunu karşılığında insanlığından ve erdeminden bir şeyler kaybetmek... Belki de sorulması gereken asıl soru şu yeryüzü denilen bu yerde insanca yaşamak ve başkalarının insanca yaşamasını sağlamak için para ile ilgili nasıl bir düşünce ve yaklaşım geliştirilebilir.
Maalesef bu sorunun cevabı kolay verilecek bir cevap değidir.Dünya mutlak adaletin temsilinin yerleşik olduğu bir yer değil.Bir tarafın aşırı lüks ve konforun egemenliği, diğer kalan çoğunluğun açlık ve sefaleti.Ancak hakkın hakimiyeti esasına bağlı adil bir paylaşım olduğunda bu mümkün olacaktır.
Para olmazsa olmaz görülüp putlaştırılmamalıdır.paranın yokluğu paranın olduğu zaman başına getireceği dertlerden çok daha acı ve kötüdür. Çünkü günümüzde bazı kesimler parasız insana gereksiz insan gözüyle bakmaktadır. Sonuç olarak paranı varlığı bir dert yokluğu ayrı bir derttir.
İnsanlar her gün televizyonda zenginlerin yaşantılarını, gece kulüplerinde eğlenmelerini, gezmelerini görerek gıpta ile bakmaktadırlar. Ve zengin olmak yani çok paraya sahip olmak istemektedirler. Hele bir kriz içerisinde olduğumuz şu günlerde paranın değeri bir kat daha artmıştır. Günümüzde insanların çoğu parasıyla sevgi ve saygınlık görmekte, istediği insanın ilgisini çekmeyi başarmakta, hayatını dilediğince sürdürebilme özgürlüğüne sahip olmaktadır.
Keşke herkes gönlünce istediği kadar paraya sahip olsa ya da paranın insan hayatındaki değeri ve önemi bu kadar fazla olması, gerçek ihtiyaç veya olmazsa olmaz gördüğümüz kâğıt parçası, insan hayatında satın alamayacağı birçok değeri alıp götürmekte, hatta silip süpürmektedir.
Bir insanın sağlam Müslüman olduğunu anlamak için onun parayla, maddeyle ilgili tarafına bakmak gerekir.İyibir Müslüman elbette namaz kılacak, oruç tutacaktır. Ancak iş bununla bitmez. Para ve madde konusunda doğru değilse, namaz da kılsa, oruç da tutsa, o adam bozuk Müslüman’dır.
Bugün İslam'ı ağzından düşürmeyen, kendisini çok dindar gösteren, salih (yetkili) ve muttaki (Allah'tan korkan) pozlarına bürünen öyle çürük kişiler vardır ki, para ile ilgili muameleleri son derece kötüdür.
Piyasada öyle dindar geçinen kişiler var ki, senet imzalar, vadesi gelince ödemez. Çek verir, o da karşılıksız çıkar. Böyle dindarlık olur mu? İyi Müslüman, mal ve para için kuduzca çırpınmaz. İyi Müslüman, yalan dolanla, hileyle para hortumlamaz.
Bazı çürük ve seciyesiz adamlar Müslümanlığı, İslamcılığı, mücahitliği, dini hizmet ve faaliyetleri ticaret konusu haline getirmişlerdir ve bu yolla büyük servetler vurmaktadır. Böylelerinden hayır gelmez. Bunlar İslam'ın paralı askerleridir. Din hizmetleri paralı askerlerle yürümez.
Para ve madde konusunda sağlam olmayan, İslam'ı kendi şahsi zenginliklerine alet edenlerin durumu vahimdir.
Ne mutlu el kârda, gönül yârda olanlara…
Selam ve dua
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2013 Güvenli Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.