22 Aralık 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara4°C

KUR’AN DA MÜ’MİNLERİN ÖZELLİKLERİ

Ali İhsan Ersöz

25 Haziran 2015 Perşembe 11:03

 Kur’an-ı Kerim, insanları imana vekulluğa davet eder. Davetini kabul ve tasdik edeni  "mü’min"  olarak isimlendirir. Allah’ın rızâsına eren ve cennetine girmeyi başaran bu seçkin kulların sahip oldukları veya sahip olmaları gereken güzel vasıflarını Kur’anın dilinden yazmaya çalışacağım.

 

  Mü’min yalnızca Allah’a güvenip bel bağlar. Sadece O’ndan yardım ister ve işin sonunu O’na havale eder. (Fatiha 1/4,- Mü’min 40/44) Çünkü o, Allah’ın "hiç ölmeyecek olan yegâne diri" olduğuna inanır.

 

(Furkan 25/58)

 

 B. Mü’minlere ve Diğer İnsanlara Karşı

 

Mü’min doğru sözlüdür. Konuştuğu zaman doğru söyler. Bu vasfının amellerinin düzelmesine ve mağfirete ulaşmasına vesile olacağını bilir. (Ahzab 33/70-71) Hep doğrularla beraber olur, onlardan kendine doğruluk ve sadakat sirayet edeceğinin farkındadır. (Tevbe 9/119).

 

  Mü’min, Allah’ın emrettiği gibi dosdoğru ve istikamet üzere bir hayat yaşar. Zor olan bu vazifeyi gereği gibi yapmaya çalışır. (Hûd 11/112).

 

Bunu başardığı takdirde ölürken ve mahşerde meleklerin kendini müjdelerle karşılayacağına, cennette büyük mükâfatlara ereceğine inanır. (Fussıiet 41/30-32; Ahkaf 46/ı 3-14)

 

 

 

 Mü’min emânete riâyet eder; kendi sorumluluğuna bırakılan maddî veya manevî bir değeri koruyup kollar. Çevresine hep güven ve emniyet telkin eder; herkes ona malını gönül rahatlığıyla emânet edebilir; verdiği söze tereddütsüz inanıp güvenilir. (Müminûn 23/8; Meâric 70/32).

 

  Mü’min, sabırlıdır. Haramlardan kaçmada, Allah’ın emirlerine sarılmada (Tâtıâ 20/132; Meryem i9/65) ve musibetlere göğüs germede sabrı esas alır (Bakara 2/155- 157) İnkârcıların taciz edici sözlerine karşı sabreder; gayrimüslimlerin İslâm’a ve Müslümanlara yönelik sözlü saldırıları karşısında hemen galeyana gelip intikam almaya kalkışmaz, telaşlanmaz, (İnsan 76/24; A’râf 7/199; Bakara 2/109; Mâide 5/13)

 

 "Ne güzel kul" şerefine ermek için sabrın çok önemli olduğunu bilir (Sâd 38/44) Savaş zamanlarında da düşmandan daha fazla sabırlı olmaya çalışır (Âl-ı imrân 3/200).

 

  Mü’min affedicidir; affetmeyi sever. Öfkesini yutar ve insanların kabahatlerini affeder, (ali-i imran 3/134; Arâf 7/199)

 

Allah’ın af ve mağfiretine ermek için böyle davranır (Nur 24/22)

 

     Mü’min kendine yapılan kötülükleri iyilik yaparak savmaya çalışır. Karşılık vermeye gücü yettiği halde affetmenin bir fazilet olduğunu; kötülük yapana iyilik ve güzellikle karşılık vermenin ise daha büyük bir fazilet olduğunun bilincindedir. (Fussület 41/34).

 

    Mü’min fedakârdır, cömerttir, diğer gamdır. Yeri geldiğinde kardeşini kendine tercih etmesini bilir. Kendisi ihtiyaç sahibi olduğu halde, özveride bulunup daha muhtaç durumda olanlara yardım elini uzatıp, onlar adına kendi hakkından vazgeçer. Bunun ahlakın zirvesi bir davranış olduğunun farkındadır. (Haşr 59/9).

 

 Kendini, kötü bir ahlak olan bencillikten, pintilikten arındırır.

 

(Muhammed 47/38; Haşr 59/9; Tegâbün 64/16).

 

         Mü’min, kendisine ne dünya ne de ahirette fayda vermeyecek, bilakis zarar verecek boş söz ve davranışlardan uzak durur. (Müminûn 23/3; Furkân 25/72; Kasas 28/55).

 

 Cahillerin sataşmalarına maruz kalınca "Selâmetle" der, geçer .(Furkan 25/ 63)

 

 

 

     Mü’min, Allah’ın ayetlerinin alaya alındığı, günah ortamlarında bulunmaz. Farkında olmadan veya zaruri bir durum sebebiyle böyle bir ortamda bulunursa, aklını başına alıp hemen oradan uzaklaşmanın yollarına bakar. (Nisa 4/140; En’âm 6/68)

 

          Mü’min, diğer bütün mü’minleri kardeşi olarak bilir (Hucurat 49/10)

 

 Onlarla asla alay etmez, onu başkalarının yanında gülünecek tarzda aşağılamaz; onunla eğlenmez. Onu kötü lakaplarla çağırmaz. Bunun büyük bir günah olduğunu bilir. (Hucurat 49/11; Humeze 104/1)

 

Onlara sû-i zanda bulunmaz, gizli hallerini araştırmaz ve gıybetlerini yapmaz. Gıybetin, ölü kardeşin etini yemek gibi çok çirkin bir fiil olduğunun farkındadır. (Hucurat 49/12).

 

 Adab-ı Muaşeret

 

    Mü’min, başkalarının evlerine ve özel mekânlarına izinsiz girmez. Kapıyı vurup selam vererek ve müsaade isteyerek girer, (Nûr 24/27-28) Ailede henüz ergenlik çağma gelmemiş çocuklar ve evin hizmetçileri bile ebeveyn odasına girmek istediklerinde belli vakitlerde izin istemeleri gerekir. Bu vakitler; sabah namazından önce, uyumak ve dinlenmek için elbisenin çıkarıldığı öğle vakti ve yatsı namazından sonradır (Nûr 24/58-59).

 

  Mü’min, davete icabet eder, fakat davetin gerektirdiği adaba son derece dikkat eder. Ev sahibini rahatsız edici hareketlerden uzak durur. (Ahzâb 33/53).

 

  Mümin karşılaştığı Müslümanlara selam verir. Selamlaşmayı ihmal etmez. Başkalarının evlerine ve özel mekânlarına izin alıp girerken içeridekilere selâm verdiği gibi (nur 24/27; Nisa 4/86), kendi evine girerken içerideki aile fertlerine de selâm verir. (Nûr24/61)

 

  Müminin her türlü hâl ve hareketlen ölçülü, yapıcı ve yumuşaktır. O, kâfirlere sert, mü’min kardeşlerine merhametli davranır (Fetih 48/29). Müminlere karşı alçak gönülle muamele eder (Mâide 5/54). Yürüyüşü mutedildir, yeryüzünde tevazu ile yürür. Kibirlenerek ve gururlanarak yürümez. O, ne yeri yırtabilecek ne de dağlarla boy ölçüşebilecek gücü ve kudreti olmadığının, aciz bir kul olduğunun farkındadır. (Lokman 31/18-19; İsrâ 17/37; Furkân 25/63).

 

   Alçak sesle konuşur; seslerin en çirkininin merkebin sesi olduğunu bilir. İnsana ve mümine yakışan bir eda ve tonla hitap eder. (Lokman 31/19)

 

İnsanlarla güzel iletişim kurabilmek için sözün en güzelini söyler. Şeytanın vesvesesine sebep olacak konuşmalardan uzak durur,

 

(İsrâ 17/53). 46-51).

 

  Mümin, sohbet meclislerinde, toplantı mekânlarında başkalarına yer açmak, gerektiğinde yer vermenin İslâmî nezaket anlayışının bir gereği olduğunu, buna uyanlara Cenabı-ı Hakk’ın maddî ve manevî genişlik vereceğine, derecelerini yükselteceğine inanır ve öyle davranır (Mücâdele 58/11).

 

O her zaman ve mekânda elinden geldiği kadar iyilik yapma ve Müslüman kardeşinin problemini çözme ve onun yardımında olma yolunda gayret içinde olur. (Müslim, zikir 37-38)

 

Cenab-ı Hak c.c. cümlemizi bu vasıfları anlayan yaşayan ve yaşatan kullarından eylesin.Amin...

 

Selam ve dua

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.