MÜMİNLİK VASIFLARIMIZA DİKKAT!
Ali İhsan Ersöz
18 Ekim 2016 Salı 11:26
İslâm’ın baş tacı ettiği ve çok önemsediği değerler manzumesinin başında yer alan ahlakî ölçüler arasında mihenk taş kıymetinde düsturlardır dürüst ,emin ve güvenilir olmak.
İnanç ve ibadetten yani ferdi tavırdan sosyal davranış ve beşeri münasebetlere kadar her alanda bütün başlangıçların ve sürekliliğin mihenk taşıdır doğruluk ve emin olmak. Gönül adamı, engin müsamaha insanı Mevlâna’nın seslendirip bütün dünyada yankılandığı üzere; “olduğu gibi görünmek ya da göründü gibi olmak"dürüst, samimi ve içten olmak.
peygamber efendimiz s.a.v.buyurur;
“Eminliği olmayanın imanı yoktur. Temizliği olmayanın namazı yoktur. Namazı olmayanın dîni yoktur. Ancak dinde namazın yeri, cesede başın yeri gibidir.” (Bu hadîs-i şerîfi Tabarânî rivayet etmiştir.)
İşte hadis-i şerifte de bu irtibata ve bu “Eminliğin” bütünlüğe işaret edilmektedir. Bu işaret çerçevesinde, kapıcıdan devlet reisine kadar, milleti meydana getiren bütün fertler, emanet mevzuunda kendi sorum-luluklarının şuurunda olurlarsa, insanlık ütopyalarda aradığını bu “emîn”ler topluluğunda bulacaktır.
Emanetin bu her şey sayılan ehemmiyetindendir ki, Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi Ve Selem) şöyle buyuruyorlar: “Emaneti olmaya-nın imanı da yoktur.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/135; Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr, 8/195; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 4/97.) Elinin altında bulunan emanete riayet etmeyen ve emanetin hakkını görüp gözetmeyen kimsenin imanı da tam ve kâmil değildir.
Yani, bir cihetten imanla emanet, birbirine sebep ve netice gibidirler: Emanete riayet etmeyen bir insan, kâmil mü’min sayılamayacağı gibi, kâmil mü’minlerin dışında da sağlam bir emanet düşüncesi bulmak zordur. Evet, eğer insan kâmil bir mü’min ise o, emanette de emin olacaktır; eğer emanette emin olamıyorsa, imanı da kâmil değil demektir.
Başka bir hadislerinde Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi Ve Selem), mü’minin tarifini yaparken şöyle buyuruyorlar: “Hakikî mü’min odur ki, insanlar malları ve canları hususunda ona karşı emniyet içindedirler.” (Tirmizî, iman 12; Nesâî, iman 8.)
Nebiyy-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi Ve Selem) Efendimizin sıdkı anlatırken,Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi Ve Selem) mealen şöyle buyuruyorlar: “Siz bana altı meselede söz verin; ben de size Cennet’i tekeffül edeyim:” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/323; Taberânî, el-Mu'cemu'l-kebîr, 8/262; el-Mu'cemu'l-evsat, 3/77; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 6/288.)
1. “Konuşurken dosdoğru konuşun!” Evet, davranış ve beyan-larınız dosdoğru olsun.. Ve sizler bu mevzuda âdeta birer oka benzeyin!
2. “Vaadettiğinizi yerine getirin!” Zaten bunun aksi münafıklık alâmetidir ki, yukarıda bir nebze bahsedilmişti.
3. “Emanette emin olun!” Bir yerde emin bilindiğinizden dolayı size bir şey emanet edilmişse, sakın sizi böyle zannedeni, zannında yalancı çıkarmayın! Hatta onların hüsnü zanlarını ahirette dahi yalan çıkarmamaya bakın!
4. “İffetli olun!” Irz ve namusunuzu koruyun; başkalarının ırz ve namusunu aynen kendi namusunuz gibi muhafaza edin!
5. “Gözlerinizi harama karşı kapayın!” Size ait olmayan şeylere bakmayın ve istifadesine mezun olmadığınız şeylere göz dikmeyin!
Harama bakmak, kalbi ifsat eder. Bir kudsî hadiste şöyle buyrulur: “Harama bakmak şeytanın zehirli oklarından bir oktur. (Sizin irade yayınızdan çıkar ve kalbinize saplanır. Veya şeytana ait bu yay, sizin irade elinizdedir). Kim Bana saygısından dolayı o bakışı terk ederse, onun kalbine öyle bir iman salarım ki, onun zevkini bütün kalbinde hisseder.” (Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr, 10/173.)
6. “Elinizi başkalarına zarar vermekten uzak tutun!” Hiç kimseye ve hiçbir şekilde kötülük yapmayın!
İşte, bir bakıma emniyet insanı olmanın şartları sayılan bu maddelere riayet eden bir insan, emin (güvenilir) olarak yaşar, ahiretini de bu şekilde emniyet ve garanti altına almış olur. Zaten bu mevzuda, Allah Resûlü’ne söz verene, O da Cennet sözü vermektedir.
Evet, yeryüzünün güven içinde devamı, emin insanların söz sahibi olmalarına bağlıdır. Eğer topyekün İslâm âlemi, kendine tevdi edilen emanete sahip çıkar, yeryüzünde emniyet ve güvenin temsilcisi hâline gelebilirse, dünya da yeniden muvazene ve dengeye kavuşacaktır. Yoksa şu anda, sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın hâli yürekler acısıdır. Bu tabloyu Âkif, şu mısralarla ne güzel dile getirir:
.Hayâ sıyrılmış, inmiş: Öyle yüzsüzlük ki her yerde...
Ne çirkin yüzler örtermiş meğer o incecik perde!
Vefa yok, ahde hürmet hiç, emanet lafz-ı bî-medlûl;
Yalan rayiç, hıyanet mültezem her yerde, hak meçhûl.
Ne tüyler ürperir, yâ Rab, ne korkunç inkılâb olmuş!
Ne din kalmış, ne iman.. din harâb, iman türâb olmuş!
ALLAH c.c.muhafaza buyursun.
Mümin kimse yaratılış gayesini bilir ve hayatını buna göre şekillendirir.Gelecek nesillerin inşası ancak emin toplum,güvenilir müslüman,dürüst bir nesil ile mümkün olacaktır.
selam ve dua
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2013 Güvenli Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.