MÜSLÜMAN’IN ZİHİN DÜNYASINI TAHLİL
Ali İhsan Ersöz
09 Kasım 2017 Perşembe 17:49
Müslüman’ın zihin dünyasını tahlil
Müslüman olmak Müslümanca davranmayı gerektirir. Bizim Allah’a, insana, dünyaya, hayata dair temel kavrayış biçimlerimiz var ve yapıp ettiklerimizin bunlarla çelişmemesi icap ediyor. İman esaslarını ikrar ve ifadede bir problemimiz yok. Ama bu esasların günlük hayata yön vermede, sorgulamadan kullandığımız kavramların içini doldurmada, düşünce ve tutumlarımızı belirlemede rol oynadığını söylemek çok zor.
Mesela kendimizin veya çoluk çocuğumuzun mutluluğu, rahatı, geleceği için çalışıyoruz. Fakat sanki meselenin “çaba” kısmını çoğu zaman “değer”lerden kopuk bir eylem gibi sürdürmeyi ön plana çıkarıyoruz, “mutluluk, rahat, gelecek” kavramlarını sorgulamıyoruz. Kazanmayı amaçlıyor, kaybetmemek için gayret gösteriyor, bir badireden kurtulmayı deniyoruz; var olmak, netice almak, başarılı bir sonuç elde etmek için uğraşıyoruz.
Lakin bu arada İslâm’ın belirlediği kuşatıcı bir bakış açısıyla kâr nedir, zarar nedir, başarı nedir, kurtulmak veya yok olmak ne demektir, nasıl bir son yahut sonuç kavrayışımız var.. Suallerini sormuyoruz, bunların cevaplarını da doğrusu pek merak etmiyoruz.
Akıbet, bu dünyanın ve insanın dünya hayatının sonu. Ama bir bitiş değil. Yeni ve hiç bitmeyecek olan bir hayatın başlangıcı. Dünya hayatında yaptıklarımızın karşılığı. İyiliklere karşılık iyi, kötülüklere karşılık kötü.Bu yüzden ‘akıbetimiz hayrola’ diye dua ederiz. Ve bu yüzden sonsuz olandan önce hayra sarılır, güzel bir son isteriz.
Müslüman, mümin kardeşinin şeref ve meziyetiyle iftihar eder. Neden bir başkasının başarısı bizleri mutlu edeceği yerde rahatsız eder? Neden başarılı kişileri kendimize örnek alıp, yetersiz yönümüz ne ise geliştirerek kendimizde başarılı olmak için gayret etmek yerine başarılı olanları fesatça ve kötü kalple kıskanırız. Neden şu dünyaya ruhumuzu kötü düşüncelerden, kin, nefret, kıskançlık ve fesatlıktan arındırmak ve her şeye pozitif ve temiz yürekle bakmak yerine, simsiyah bir kalple bakanlarımız çoğunluktadır acaba?
Ruhumuzu kirleten ve negatif düşünceler ile çevremize negatif enerji değil, Hoşgörü ve sevgi güneşi olamıyoruz. Kıskançlık duygusu toplumumuzda sadece karşı cinsi kıskanmak olarak algılanır. Oysa işte öyle kıskançlıklar vardır ki hani şöyle bir söz vardır. “ Allah kıskanç ve fesat kalbi kara kişilerin şerrinden korusun” derler.
O halde çevremize güzel ve temiz ruhlarla bakıp, fesatlıktan uzak, her şeye sevgi ve saygı ile, Hz. Mevlana gibi hoşgörü ile yaklaşıp, doğayı, insanları, bütün canlıları sevip, bir başkalarının başarısını kıskanmak yerine kendimizi geliştirerek başarılı kişileri kendimize örnek almalıyız diye düşünüyorum. İşte o zaman hem şu yalan dünya size daha yaşanılır ve daha güzel görünür. İşte o zaman hem kendinizi hem de çevrenizi seversiniz ve ona göre de sevilirsiniz. İşte o zaman ruhunuz kötülüklerden arınırsa Allah’ta sizin gönlünüze göre verir.
YÜZ KALBİN AYNASIDIR diye bir söz vardır ya, çok doğru. Sizleri bilmem ama şahsen ben bir insanın yüzünden beynini okumaya çalışsam da zaman zaman yanıldığımda oluyor. Çünkü ne yazık ki toplum olarak ikiyüzlü değil, iki yüz elli ayaklı olduk. Ne diyeyim umarım şu güzel ülkemizde yaşayan güzel insanlarımızın ruhlarının da güzel olması temennimdir. İşte o zaman dünya daha bir başka güzel görünecektir gözümüze. Her zaman bir başkasının başarısını kıskanmak yerine onu yüreklendirmek ve kendi noksanlarımızı görüp düzeltmeli ve onu kendimize örnek almalıyız diye düşünüyorum.
Yorum yapmakla ahkam kesmeyi karıştırıyoruz.Herkes kendi yapacağı işin dışındaki tüm işlerin üstadı,sadece kendi yapacağı işi bilmiyor,zaten onu bilse diğer işleri bilmediğinin farkına varır.Tenkide veya teklife kendini kapatmak,gelişim ve değişime direnmek demektir.Güçlü yönetici olmak varken neden bencil tavır sınırlamasına mahkum oluruz.Yönetim merkezlerinde güçlü bir istişare ve iletişim dili hakim olmalı değimli.?
Karışık zihin dünyamızla darmadağın oluyoruz. Çünkü önümüze çıkan her şeyi istiyor, sonrada eskiden sahip olduklarımızı arıyoruz. Yapmıyoruz yapar gibi görünüyoruz. Halbuki, Resulullah efendimiz sav ne buyurur;’’iki günü eşit olan ziyandadır’’Biz hızla tükettiğimiz bir ömüre sahibiz. Ömrümüzü tüketirken her zaman lazım olacak, insan dahil her faydalı sermayeyi, israf etmeden kullanmalıyız.
Selam ve dua
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2013 Güvenli Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.