22 Aralık 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara6°C

TARİHTEN GÜNÜMÜZE RİYASET

Ali İhsan Ersöz

05 Ağustos 2022 Cuma 15:44

TARİHTEN GÜNÜMÜZE RİYASET

İnsan olmak, dava sahibi olmayı gerektirir. Çünkü insan duygu ve düşüncelere sahip bir canlıdır. Bu da doğal olarak sahip olduğu düşüncelere, inanca sahip çıkmayı da beraberinde getirir. Yoksa yalnızca biyolojik bir canlı olarak kalır. Onun içindirki, içinde Allah’ın davasına hizmet aşkı olan insan hesapsız, mazeretsiz, hasbi olarak davasına hizmet eder. Benlikten uzak biz bilinciyle hareket eder. Rabbül alemine her an teşekkür ve tezekkür eder.Kendisine hizmet etme fırsatı verdiği için.Yoksa ben olmasam olmaz her şey virane olur deyip nefsinin ve şeytanın esiri olmaz.çünkü dinin sahibi Allah c.c. ve onu koruyacak olan yine odur.

İbretlik tarihi vesikalara bir göz atalım.

“Ben, Halid’i bir öfkesinden, ya da ihanetinden dolayı azletmedim. Fakat insanlar onu o kadar büyüttüler ki, Allah’ı bırakıp ona tevekkül edeceklerinden korktum. Ben onlara, bütün bu başarıların Allah’tan geldiğini bilmelerini istediğim için böyle hareket ettim.”

Bu sözleri söyleyen kim? Hz. Ömer...R.A. Söz ettiği şecaatli, vakur, kahraman sahabe ise Halid bin Velid. Hudeybiye Antlaşması sonrası İslâmla şereflenmiş... Halid bin Velid; Hz. Peygamber (asm) tarafından Allah’ın kılıcı diye tavsif edilen, İslâmın en dirayetli gözüpek, mücahid komutanlarından biri.Bir çok savaş seriyye kazanmış sahabi;Hz. Halid bin Velid, tüm gazalardan başarı ile çıkmasına rağmen, ona şehidlik nasip olmamıştır!.. Zaten, onun hayıflandığı en kötü şeyde bu durum olmuştur.200 den fazla kılıç darbesi almasına , elinde sayısız kılıç kırılmasına binaen, şehidliğin nasip olmaması, onu üzmüş, yatağında vefat ederken, göz yaşları içerisinde Allah'ına kavuşmuştur!.. Makamı cennet olsun!.. Kabri nurla dolsun, nur olsun!.." Şu kadar savaşta bulundum. Vücudumda kılıç, mızrak, ok yarası bulunmayan bir tek karış yer yoktur. Fakat görüyorsunuz ki, develer gibi yatağımda ölüyorum. Korkaklar dünyada rahat yüzü görmesin!" demiştir.

Hz. Ömer, hilâfete geçtikten bir müddet sonra onu görevden alıp yerine Ebu Ubeyde bin Cerrah’ı tayin ediyor. Hiçbir insan kusurdan azade olamayacağı gibi Hz. Halid’in de başına buyruk hareketleri, ordu mensuplarının istihkaklarını fazla vererek orduya ayrı bir güç izafe etmesi şikâyet ve soruşturma sebebi oluyor... Hz. Ömer, ‘Bu kadar bol parayı Müslümanların malından, yani ordu tahsisatından verdi ise Müslümanlara hıyanet etmiştir. Kendi şahsî payından vermiş ise israf etmiştir’ diyerek tepkisini ortaya koyuyor.Ordu lehine bu imtiyazına rağmen hesabında hiçbir açık ortaya çıkmıyor.Fakat asıl mesele halkta oluşan bir kanaatin izalesi: Halid’in girdiği savaşlardan mağlûp çıkılmaz, o olmasa zafer kazanılamaz. Böyle bir kuvvetli inanç yerleşiyor. Bir şahıs önceleme yanlışına meyil başlıyor. Şahısçılığın bir cemaatin faziletini bir kişiye yükleme hastalığının emarelerini adalet kılıcıyla ve bir azletme kararıyla vaktinde kesiyor adaletli halife...

Yerine Ebu Ubeyde bin Cerrah gibi Sa’d ibni Ebi Vakkas gibi dirayetli komutanları getiriyor, zafer ve muvaffakiyeti Cenâb-ı Hak onların vesilesiyle nasip ve müyesser ediyor! İran, Irak, Kudüs fetihleri böyle gerçekleşiyor!

Halid nerede mi? Tabiî ki yine cihad meydanlarında. Ebu Ubeyde komutasındaki ordu saflarında komutana tabi vazifesini ifa ediyor... Ne bir gücenme ne bir kenara çekilme, ne “Bu bana yapılır mı?” küsmeleri, ne bir “Acaba halife bana şahsî bir garez mi besledi?” düşünceleri. Ve ne de “Onların ne üstünlüğü vardı da onları bana tercih etti ki?” diye arkadaşlarından bir soğuma... Haşa ve kella sahabe ahlâkı bu işte... Hepsinin gönlünde, dilinde, fiilerinde Allah rızasına nail olmanın ve İslâmın yüceltilmesinin meşalesi yanıyor.‘İhlâs ne demektir nasıl olmalıdır’ın buyurun işte size tarihi ve ibretli bir vesikası...

Liderleri, yöneticileri, başkanları şahısları yüceltmenin, onlarsız kervan yürümeyeceği inancının, ya da önde olanlarda hep bir kusur arama zaafiyetinin, tenkidin, dışlamanın, biz bilirizciliğin, keyfiliğin ve şahsî mülâhazalarla samimî olan çok kimseyi de makam ve mevkide gözü var şeklinde ittihamlarla safdışı edici hastalıklı tutumların izalesine bir katkı olsun niyetiyle gelsin!

Tevekkül düsturuna gelecek bir zararın tamiri için bir cengâverden vazgeçen Hz. Ömer adaleti, makam mevki feragatinin vazifeye sekte vuramayacağını hayatıyla bize gösteren Hz. Halid’in halisane tavrı tarihten bugüne bizler için ders olsun. Allah onlardan ve cümle Sahabe-i Kiram’dan razı olsun.

SELAM VE DUA İLE

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.