Organ ve doku nakli bekleyen hastaların sayısı tüm dünyada ve ülkemizde her geçem gün artmaktadır. Kalp ve karaciğer nakli bekleyen hastalar, uygun organ bulunamadığı takdirde yaşamlarını kısa bir süre içinde kaybetmektedir. Bugün yaklaşık 40.000 kronik böbrek yetmezliği hastası diyaliz cihazlarına bağlı olarak bir gün böbrek nakli olabilmek umuduyla yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.
Yıllardır insanların bütün çabaları yaşamsal faaliyetler üzerine olmuştur. Tüm teknolojilerin temeli insanoğluna daha iyi bir yaşam sunma amacını taşımaktadır. Tıbbın hızla geliştiği içinde bulunduğumuz yüz yılda pek çok hastalık tanımlanmış ve yeni tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Organ nakli bu tedavi yöntemlerinden biridir. Görev yapamayacak kadar hasta ve hatta vücuda zarar veren organın sağlamı değiştirilmesi işlemine organ nakli denmektedir. İleri kalp karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hastalarda sağlıklı bir yaşam ancak organ nakli ile mümkün olmaktadır. Bu hastalıklar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli sağlık sorunlarını başında yer almaktadır.
Beyin Ölümü Gerçekleşmeden Organlar Alınamaz
Doku ve organ nakli konusunda bağışta bulunmak isteyenlerin en büyük tereddütü “ Acaba ben ölmeden organlarımı alırlar mı? ” düşüncesidir. Bu düşünce tamamen yanlış olup, tıbben ölü olanlardan ancak organ alınabilir. Bu süreçte anestezi , nöroloji, beyin cerrahi ve kalp hastalıkları uzmanlarından oluşan bir ekip “Beyin Ölümü” kararını verir ve kişiye tıbben yapılacak tüm müdahaleler yapılmadan organ bağışı konusu gündeme gelemez. Beyin ölümü beyin, beyin fonksiyonlarını geri dönüşümsüz olarak kaybolmasıdır. Beyin ölümü gerçekleşen kişide solunum ve dolaşım ancak yoğun bakım koşullarında ventilatör gibi destek makineleri bağlanarak sürdürebilmektedirler. Solunum ve kalp atımları yapay olarak sürdürülebilirken , beyin fonksiyonları yapay olarak sürdürülemez. Bu nedenle kişi, beyin öldüğü zaman tıbben ölü sayılır. Yoğun bakım ünitelerinde verilen tüm tıbbi desteğe rağmen ortalama 24-36 saat sonra beyin dışındaki organlarda fonksiyonlarını kaybederler. Beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmesi mümkün değildir. Beyin ölümünün gerçekleşmesinden sonra o kişiler kadavra donör olarak adlandırılır. Bu dönemlerden en kısa süre içinde (organ fonksiyonlarını kaybetmeden önce) organların alınarak bekleyen hastalara nakledilmesi gerekir.
Herkes Organ Bağışlayabilir ve İstedikleri Zaman Vazgeçebilirler
Ayrıca beyin ölümü kararını verecek ekiple organ naklini yapacak ekip farklı doktorlardan oluşmaktadır. Yasaya göre 18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının bir bölümünü veya tamamını bağışlayabilir. Kişiler istedikleri zaman bağıştan vazgeçebilirler.
ORGAN BAĞIŞI YAPMAK KOLAY
Organ Bağışı İşlemleri;
*İl Sağlık Müdürlüklerinde
*Hastanelerde
*Aile Hekimliklerinde
*Emniyet Müdürlüklerinde ( Ehliyet alımı sırasında )
*Organ Nakli Yapılan Merkezlerde
*Organ Nakli ile ilgilenen Vakıf, dernek vs. kuruluşlarda yapılabilir.
Organ bağışında bulunabilmek için organ bağış formunu iki tanık huzurunda doldurup imzalamak yeterlidir. Organ bağışı yapanların, bu durumdan ailelerini de haberdar etmeleri daha sonra çıkabilecek problemleri önlemek açısından yararlı olacaktır. Organ bağışında bulunun kişilerin organ bağışı kartının daima yanında taşıması organ bağışı işleminin karışıklık ve gecikme olmaksızın yerine getirilmesini sağlayacaktır. Kişi organ bağışından vazgeçtiği anda organ bağışı kartını taşımaktan vazgeçmeli ve bu kararını ailesine bildirmelidir.
SİZDE SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNE, DEVLET HASTANESİNE, ÖZEL HASTANELERE VE AİLE HEKİMLİKLERİNE BAŞVURARAK BU İNSANİ GÖREVİ YERİNE GETİREBİLİRSİNİZ
Amacımız organ bağışı konusunda toplum bilincini oluşturmak, ilgili tüm kesimlerin konuya ilgisini arttırmak. Şu an Türkiye genelinde binlerce hasta organ beklemekte ölümle yaşam arasındaki çizgide hayata umutla tutunmaya çalışmaktadır. Organ bağışı konusunda toplum olarak hassasiyet göstermeli, organ nakli gerektiren hastalıkların her an bizim ve sevdiklerimizin başına gelebileceğini unutmamalıyız. Bir organ bağışının birden fazla hastaya ve yakınlarına umut ışığı olduğu inkar edilemez bir gerçektir. “ Yaşarken de yaşamdan sonrada başkalarına hayat vermek bizim ellerimizde” Bu konuda duyarlı davranmak hepimizin toplumsal sorumluluğudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.