Ötekini düşünebilme!
İnsan psikolojisinde temel unsur vardır. Yapılan bir iyilik görev olarak görülüyorsa karşı taraf için yapılan mecburiyettir, ama bunun ötesinde yapılan bir şey varsa bu da iyilik olarak görülür ki kafada iz bırakan da hiç şüphesiz budur.
Yani birazcık açarsak, bir baba çocuğunu okutur ona bütün imkanlarını seferber eder, bu karşı taraf için bir zorunluluktur, çocuk her zaman daha fazlasını ister.
Peki ihtiyaç sahibi olan bir öğrencinin zor gününde yanında olmak.
Bu durum, duyguların derinden etkilediğinden bazen ömür boyu sürecek bir dostluğun, bir duanın başlangıç noktası olabilir.
Yani bir kişi bırakın Eskil’i Türkiye’nin sayılı zenginlerinden olsa, ömrünce evlatlarını bolluk içinde yaşattı, onlara hatırı sayılır bir mal varlığı bıraksa ölünce dua yerine çoğu zaman miras kavgası içinde bırakılanlar unutulur gider.
Diğer taraftan da belki tarladan kaldırdığı birkaç ton buğdayın, arpanın, pancarın öşrü ile ya da birkaç bileziğinin zekatı ile bir öğrencinin gönül haznesine bina eden öyle insanlar vardır ki o binada dua ve tebessümler ile yerleri bakidir.
O halde toplumsal barışın, kardeşliğin, kaynaşmanın en kestirme yolu olan öşür, zekat gibi unsurlardan kendimizi uzak tutmamalıyız.
Bu alanlara da dahil olurken de, hem kendi üniversite yıllarımda hem de çevremdeki öğrencilerin üniversite okuduğu dönemde dikkatimi çeken bir husus vardı ki!
Birçok öğrenci memleketinden çıkmış doktor, eczacı, avukat, öğretmen ya da orada ki hemşeri dernekleri farklı vakıflardan burs alıp ailelerine yük olmadan okurlarken; Eskil’den okuyan öğrenciler ise ne yazık ki bu alanda toprağı gibi oldukça çorak bir bölgeden desteği alamamakta.
Evet Yunus Emre’nin dediği gibi;
“Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bin gönüle girmektir”
Ne mutlu bir gönle girebilene, bu memleketin evladını kendi evladı gibi görebilip, onlara destek olabilene….
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.