Vücudun anüs bölgesi, cilt ve anal kanal ile bağırsaklar arasında, bölgedeki bezlerin iltihaplanması nedeniyle oluşan ve dışkı, iltihap sızıntısına yol açan kanallara anal fistül hastalığı deniliyor.
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde görevli Genel Cerrahi, Cerrahi Onkoloji ve Kolektoral Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ersin Öztürk'ün, anal fistül hastalığına (kalın bağırsağın makata açılan kısmı -rektum ve anüs- ile makat çevresi cildi arasında, olmaması gereken bir yol) ilişkin bulduğu yöntem, "The Öztürk Plak" adıyla dünya tıp literatürüne alındı. Hastanın vücudundan alınan kıkırdaklar, fistül kanallarını tıkayacak şekilde vücuda yerleştirilerek organik bir tıkaç görevi görüyor. Bu yöntemle hastalar, büyük abdest ve gazı tutmaya yarayan kaslar tahrip edilmediği için diğer yöntemlerle gerçekleştirilen ameliyatlar sonrası yaşanan dışkı tutamama sorunundan söz konusu yöntemde kurtuluyor.
The Öztürk Plak
Öztürk, ortaokul öğrencisiyken cerrah olmayı ve adını bir ameliyat yöntemine vermeyi hayal ettiğini söyledi. Anal fistülün özellikle toplumda yaygın görülen, anüs bölgesi, cilt, anal kanal ya da bağırsaklar arasında bulunan istenmeyen bir yol olduğunu, buna genelde oradaki bezlerin iltihabının yol açtığını bildiren Öztürk, "Bunun kesin yüzde 100 tedavisi var. Tedavisi, oluşan fistülün üstünü açarsanız, açık yara haline getirirseniz bu iyileşir ama insanlar büyük abdestini tutamaz, gazını tutamaz. O yüzden bu üstünü açma ancak fistül çok yüzeyselse az kas tutuyorsa yapılır. Fazla kas tuttuğunda bunu yapmamak lazım, aksi takdirde insanlar büyük abdest tutamaz" diye konuştu.
Öztürk, fistülü tıkama ve yakma gibi yöntemlerin başarı oranının yüzde 70'lerde olduğunu anlattı.
Bu tıkama için plak adı verilen sentetik tıkaçlar kullanıldığını aktaran Öztürk, şöyle devam etti: "Bunlar özellikle Amerika'da yapılıyor ve bu ameliyat için ciddi oranda çok pahalı. Ayrıca yabancı cisim olduğu için vücut bunlara reaksiyon gösteriyor ve tutunamıyorlar, kanaldan kayıp gidiyor. Tutunmayı sağlamak için mikro çentikler dahil bir sürü yol denediler, sağlayamadılar. Bunun üzerine ne yapılabilir diye uzun süredir bu işlerle uğraşırken öğrenciliğimde seyrettiğim bir ameliyat aklıma geldi.
Hocam Prof. Dr. Onur Erol, burun ameliyatlarından sonra çıkan kıkırdakları emilebilen bir kağıda sarardı, sarma sigara gibi ve burun kemiğini aldıktan sonra altına koyup düz olsun diye ona şekil verirdi. Buna 'Turkish delight' deniliyor ve tıp literatüründe var. Onun bu tıkaç için kullanılabileceğini düşündüm. Onu biraz modifiye edip anal fistül kanalına girecek şekle getirdikten sonra da içine koydum. Oradaki kıkırdak birkaç gün sonra oraya çok güzel yapışıyor. Yapıştıktan sonra da insanların büyük abdest kaçırmadan fistüllerinde iyileşmesine yardımcı oluyor."
Ersin Öztürk, bulduğu yöntemi ilk olarak, birçok kez ameliyat olmuş hastalarda uyguladığı bilgisini verdi. Uygulamayı, hastaların yazılı ve sözlü onaylarıyla gerçekleştirdiğini dile getiren Öztürk, "Bunun sonucunda fistül kanalı kapandı. Verilerimizi saygın tıp dergilerinden birine gönderdik. Uluslararası 7 bağımsız hakem tarafından değerlendirildi ve yayına kabul edildi. Bunun sonucunda da tıp literatüründe 'The Öztürk Plak' diye bir ameliyat yöntemi oldu" ifadesini kullandı.
Lazer ucuyla tedavi yönteminin de isim babası
Öztürk, ayrıca lazerle fistül ameliyatını popülerize ederek geliştirdiğini vurguladı.
Fistül konusundan hastalar çok mustarip olduğuna değinen Öztürk, şunları kaydetti: "Özellikle üniversite hastanesinde çalıştığınızda, diğer hastanelerde insanların tedavide zorlandığı hastaları görüyorsunuz. Zaman içinde, en çok fistül konusunda insanların zorlandığını gördüm. Buraya eğilince de bu konuda ne yapılabilir diye düşünüyorsunuz. Alman bir firma vardı. Onların bir lazer ucu vardı fistül için üretilen ama faal olarak kullanılmıyordu.
Sadece o yöntemi popülerize edip geliştirdim ve o da yine dünyanın en saygın tıp dergilerinden biridir; Diseases Of The Colon Rectum. Orada yayınlandı ve yöntemin isim babası oldum. Fistüllerin yüzde 70'i yüzeyseldir ve üzeri açıldığında iyileşir ama fistül birden fazla olduğunda veya çok fazla kas tuttuğunda üstünü açmak son derece tehlikeli oluyor. Orada da hastasına göre lazerle ya da bu kıkırdaklı yöntemle tedavi edilerek insanlar iyileşebiliyor."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.